Mercan

#mercan

Denizin ağaçlarıyım. Mercanım. Kaya parçası değilim. Bitki değilim. Aslında hayvanım. O yüzden ölmüş halime fosil deniyor. Kıpkırmızı kolyelerinizde çoğu zaman boyalı halde bulunuyorum. Çünkü bizim canlı ve boyasız halimiz ancak suyun altında kıpkırmızıdır. 

Son 30 yılda mercanların yarısı öldü. Yani bembeyaz olduk. Dünyanın ısısı böylece daha çok arttı. Bu hızla ölürsek denizde yaşam kalmayacağını bilmenizi isterim. Çünkü biz, deniz yosunlarına, balıklara, sizin hiç haberiniz bile olmayan derinliklere yaşam sağlarız. 

Biz mercanız. Denizlerin, okyanusların ağaçlarıyız ve topraktaki ağaçlar nasıl yılları sayıyorsa biz de günleri sayar, gövdemize bir halka ekleriz. Her gün! Zaman’ı sizden iyi biliriz. Tek tek sayar, kaydederiz.

Bizi anlayan ve ihtiyacı olan insanlara, fosil halimizle ulaşmışsak bile koruruz, besleriz, ısıyı emeriz, su elementinden kaynaklı bağlanmayı, aidiyeti, birliğe, bütüne hizmet etmeyi anlatırız. İşimiz köklenmektir, zamanı kavratmaktır. Biz denizlerin hafızasıyız. 

Dünya üzerinde bir bütün halinde, birbirimize fayda verecek şekilde yaşamak gerektiğini, bıkmadan usanmadan size fısıldarız. Duygularınızı anlayın. Bütüne hizmet etmeyi öğrenin. “Ben” olmadan “Biz”, “Biz” olmadan bir “Ben” olamayacağını idrak edin. 

Biz dünyanın ilk gününden beri sizin için kaydettik, koruduk, besledik. Siz de bizi bilin. Tanıyın. Sevin. Koruyun. 

MERCAN’A DAİR BİRAZ DAHA BİLGİ….

Yere basan toprak enerjisini, bağları, kökleri, dünyanın ağsı iletişim yapısını anlatan ağaçlar; gövdelerinde her yıl için bir halka oluştururlar bilirsiniz. Ağaçlar yılları nasıl kaydediyorsa, “denizlerin, okyanusların ağaçları” olan mercan resifleri de günleri kaydediyorlar… Bu olağanüstü bilgi sayesinde Biyologlar neyi kanıtlamışlar biliyor musunuz? Milyonlarca yıl önce dünyamızda bir senenin 420 gün ettiğini! 365 gün değil 420 gün süren bir yıl uzunluğu da, yine milyonlarca yıl önce dünyanın farklı bir yavaşlıkta döndüğünü ortaya çıkarmış.

Yani tam anlamıyla taş olarak değilse de inorganik madde olarak inci, sedef, kehribar, fildişi ile birlikte kategorize edilen canım mercanlar, denizlerin ağaçları, bize diyor ki,

“ben de kaydediyorum”!

“zamanı sizden daha iyi tanıyor ve biliyorum”!

Mercanlar denizlerin hafızasıdır ve bugün yok olsalar denizde hayat kalmayacak kadar önemli organizmalardır. O halde küçücük bir mercan fosili bile bize; zamanı kavramayı, an’da kalmayı, su kaynaklı iyileştirmelerde köklenmeyi, kalp çakrasının zaman-mekan yorgunluğunu onarmayı ve zihni sakinleştirmeyi öğretir. İyi ki taşlar var, iyi ki yarı değerli taşlarla birlikte anılan mercanlar da bu harika dünyayı böylesine güzel kaydediyorlar…

Bir yanıt yazın